Ara
Close this search box.

KONU

Panik Atak

“Birden ellerim titremeye başladı. Hemen ardından göğsümün sıkıştığını hissettim. Nefes almakta güçlük çekiyordum. Kalbim az önce bir maraton koşmuşçasına hızlı çarpmaya başladı. Sanki vücudum bana karşı bir savaş açmış gibiydi. Kollarımın uyuşmasıyla birlikte kalp krizi geçirdiğim korkusu zihnime bir balyoz gibi indi. Başka bir şey düşünemez oldum. Sanki her an ölecek gibiydim ve ne olduğunu bilmemek beni daha da korkuttu. Yüzümün rengi solmuştu ve bulunduğum ortama iyice yabancılaştım. Sanki etrafı bir fanusun içinden görüyor gibiydim. Endişeyle apar topar acile gittim.”

Eğer bu anlatılan durum size tanıdık geldiyse muhtemelen siz de panik atak yaşadınız. Panik atak rahatsızlığıyla baş etmenin en önemli adımı ne olduğunu ve neden olduğunu anlamaktır. Bilinmezlik faktörünü ortadan kaldırmak atağa neden olan kaygıyı yenmenin en önemli adımlarından biridir. Panik atak, kaygı bozukluğunun vücudun tehlike alarmını harekete geçirecek kadar artmasıyla ortaya çıkar. Adrenalin (korku hormonu) seviyesinin normalin çok üstünde bir düzeye gelmesiyle birlikte savaş ya da kaç mekanizmamız devreye girer ve bizi hayatta tutmak için canla başla çalışır.

Tehlike anında, size doğru gelen bir arabadan kaçmanız gerektiğinde; atalarımızın vahşi doğada avlanırken bir aslanla karşılaştığında yaşadığı durumun aynısını yaşarız. Çünkü hayatta kalma içgüdümüz ilkel bir alarm sistemine bağlıdır. Hayati tehlike arz eden durumlarda gerekli tepkiyi hemen verebilmemiz, gerek kaçmak gerekse savaşmak için en ideal duruma gelebilmemiz için vücudumuz ezberlediği adımları sırasıyla yerine getirir. Daha hızlı kaçabilmek ya da daha güçlü savaşabilmek için tüm kaslar kasılır ve göğüs kas grubu da bunların içinde olduğundan nefes almakta güçlük çekeriz. Diğer tüm belirtiler tehlikeli bir durumdan hemen çıkabilmemizi kolaylaştırmak amacıyla gerçekleşen tepkilerdir.

Bu durumda iki ironi söz konusudur. Birincisi, bedeni hayatta kalmak için böylesine çaba sarf eden birinin tüm bu fiziksel belirtiler sonucunda ölmekten korkmasıdır. İkincisi de bu durumun tehlike arz etmeyen, hatta sakin bir anda meydana gelmesidir. Beynimizin bu ilkel bölümü bazen bize duygusal olarak acı veren, ya da strese sokan durumları da hayati tehlike olarak algılayabilir. Bu durumda aslında bedenin sağlıklı olduğunu ancak alarmın yanlış bir zamana kurulduğunu söyleyebiliriz.

Panik atak yaşadıysanız veya hala bununla baş ediyorsanız size söylemek istediğimiz iki şey var. Birincisi panik ataktan ölmeniz olanaksızdır. İkincisi bu ne kadar korkunç ve geçmesi mümkün olmayan bir durum gibi görünse de panik ataktan kurtulmanın kesin çözümleri vardır. İyileşmek için ilk adım özellikle bu alanda uzman olan bir hekimle görüşmenizdir. Birebir seanslar yapabileceğiniz gibi panik ataktan özgürleşmenizi sağlayabilecek seminerler de mevcut. Eğer inanan biriyseniz ya da inanmaya istekliyseniz Tanrı’nın Sözü’yle vakit geçirmek, O’nun sevgisi ve güvenini hissetmek de atağa neden olan kaygıları yenmenizde çok faydalı olacaktır. En önemlisi bu durumda yalnız olmadığınızı ve geçeceğini bilmenizdir.

Panik atak hakkında daha fazla bilgi edinmek isterseniz bu konuda hazırladığımız podcastlerimizi dinleyebilirsiniz.